Belki birçoğunuz bu başlığı Ajda Pekkan'ın 1987 yılında çıkarttığı Süperstar 4 isimli albümünden hatırlarsınız ama ben size bugün şarkının orijinalinin hikâyesinden bahsedeceğim. Aslında en çok sevdiğim şarkılardan olan bu parçanın hikâyesini öğrenmemin ve burada paylaşmak istememin Dünya Dans Günü'ne denk gelmesi de çok hoş bir tesadüf oldu. :) Hikâyenin sonunda ise sadece bir gün değil, her gün dans edelim diye dans şarkılarından derlediğim listemi paylaşacağım. :)
Şarkının orijinali "Save The Last Dance For Me". Söz yazarı ise Doc Pomus olarak bilinen Amerikalı blues şarkıcısı Jerome Solon Felder. Zor bir yaşamı olan Pomus'ın bu 'özgüven' dolu şarkısının altında yatan hikâyeyi gelin birlikte okuyalım:
Jerome Solon Felder, 1925 yılında Brooklyn'de dünyaya gelir. 1932 yılında, henüz 7 yaşında iken, ailesinin onu gönderdiği kampta bir sabah uyandığında bacaklarını hissetmediğini fark eder. Ardından ailesiyle birlikte gittiği hastanede çocuk felci olduğunu öğrenir. Artık arkadaşlarıyla bahçede top oynayamayacak ve onlarla koşamayacak olan Felder, günlerini radyo dinleyerek geçirmeye başlar. O dönemde pop ve klasik müziğin popüler olduğu frekanslar çoğunlukta olmasına rağmen Felder, farklı arayışlarının sonucunda Afroamerikan sanatçıların Caz müziğini keşfeder ve duyduğu tınıların çeşitliliğinden çok etkilenerek alto saksofon çalmayı öğrenmeye başlar. Yıllarca evde eğitim alan ve rehabilitasyon merkezinde tedavi gören Felder, 1939 yılına gelindiğinde normal liseye kaydolur. Onu diğer öğrencilerin duyarsızlığına ve kabalığına karşı güçlendiren şey ise, sevdiği tek ders, müziktir. Orkestra'da alto saksofon çalmaya başlayan Felder, kısa sürede yeteneğini herkese kanıtlar ve prova yapmaya ihtiyaç duymadan gördüğü her şeyi okumaya, çalmaya, hatta beste yapmaya ve aranjelere başlar. Orkestra'dan diğer üç öğrenci ile birlikte bir grup kuran Felder, Lincoln Cabaret isimli lokal bir mekânda çalmaya başlar. Ücretini bedava bira olarak alan Felder'in hayatını değiştiren keşfi ise yine yerel bir plak dükkânında duyduğu Big Joe Turner'ın Piney Brown Blues adlı kaydı olur. Turner'in şarkı sözlerini zahmetsizce haykırması Felder'in kendisinin de böyle ses çıkarmayı istemesini sağlar, tek sorun bir saksofonist olarak bunu nasıl yapacağını bilememesidir.
O bilemez fakat kader ağlarını örmeye başlar. Bir kış öğleden sonra, okuldan eve dönerken buzla kaplı yolda ilerleyen Felder, arkadaşlarının attığı kartopunun sağ eline isabet etmesiyle parmaklarını kırar. Alçı çıktıktan sonra kırıkların doğru şekilde iyileşmemesi ve sinir hasarının mevcut olması sebebiyle parmaklarında bir daha hiç düzelmeyecek his kaybı yaşamaya başlar. Böylelikle saksafonist olma hayali yarıda kalır.
Bir kapı kapandığında diğer kapının açıldığı söylenir. İşte onun için de olaylar tam olarak bu şekilde gelişir. Bir bira bile alabilecek parası olmadığı bir akşam, bir gece kulübünde otururken kulübün sahibi yanına gelir ve ona orada ne yaptığını sorar. Soruyu "Ben blues şarkıcısıyım" şeklinde cevaplayan Felder, kulüp sahibinin "E hadi o zaman blues söyleyelim" demesiyle kendisini sahnede bulması bir olur. O akşam ise sahnede ünlü trompetçi Frankie Newton ve grubu vardır. Dakikalar sonra Felder kendini bir blues şarkıcısı olarak bulur. Sahneden indiğinde artık o bir başkasıdır ve o bir başkasına artık yeni bir kimlik vermenin zamanı gelmiştir. Bir zaman sonra, ünlü blues şarkıcısı Doctor Clayton'dan 'Doc' kısmını alarak yeni ismini oluşturur, Pomus ise kuzeniyle birlikte kendi tabiriyle 'uydurdukları' yeni soyismidir. Jerome Solon Felder artık onu bildiğimiz haline, yani Doc Pomus'a dönüşmüştür.
New York ve çevresinde konserler vermeye başlayan Pomus, pek çok şarkı kaydetmiş olmasına rağmen şarkılarını radyoda çalamaz. Fakat dönemin ünlü DJ'lerinden Alan Freed, Heartlessly şarkısını çok sever ve kendi programında çalar. Bir ay içerisinde popüler olmaya başlayan şarkının kaydı RCA isimli müzik şirketi tarafından satın alınır. Ne var ki, hit olmaya çok yaklaştığı sırada kaydı alan plak şirketi Pomus'ın 30 yaşında, engelli, koltuk değneklerine sahip olan, Yahudi biri olduğunu keşfeder. Böylece tam istediği noktaya ulaşmasına ramak kalmışken hayalleri, onu değerlendirenlerin zihin engeline ve mânâsız ayrımcılık duvarına çarparak bir kere daha suya düşer.
Yine bir yol ayrımına gelen Doc Pomus, yapabileceği tek şeyin yazmak olduğuna karar verir ve tam istediği bu olmamasına rağmen yazmaya başlar. Çünkü söz yazarı olmak onu müziğe bağlı tutar. 1956 yılında Ray Charles'in seslendirdiği Lonely Avenue şarkısı top 10'a girdiğinde artık hangi yolda ilerleyeceği kendisini kesin olarak belli eder.
Fakat bunun için bir şirketi olması gereklidir. Kuzeni sayesinde kendisinden 12 yaş küçük olan Mort Shuman ile tanışır ve birlikte A Teenager In Love, Hushabye, This Magic Moment, Sweets For My Sweet, Can’t Get Used To Losing You, Little Sister, Suspicion gibi pek çok şarkıyı yazarlar. Shuman şarkıların melodisinin %75'ini yazarken, sözlerin %25'ine katkıda bulunur.
Pomus, 1956 yazında, Broadway Central otelinde, sonradan eşi olacak oyuncu/dansçı Willi Burke ile tanışır. Sarışın, mavi gözlü, 23 yaşında çok güzel bir genç kadın olan Willi'ye aşık olan Pomus, 27 Haziran 1957'de, 41. yaş gününde onunla evlenir.
Düğün yemeğinden sonra rahat dans edebilmeleri için alan açılır, kendisine dans teklifinde bulunan kardeşi Raoul'a red cevabı veren Willi, eşinin de ısrarıyla kardeşiyle dansa kalkar. Doc, Willi'nin ailesi ve arkadaşlarıyla dansını izlerken sandalyesinden ona yalnızca hayran hayran bakakalır ve başka adamların kolları, onun belindeyken karısının aklından geçenleri merak eder.
Düğünlerinden yaklaşık 3 yıl sonra Doc, evlerindeki bir şapka kutusunda düğün davetiyesini bulur. O an düğünleri ile ilgili en güzel anı düşünür ve eşinin bir kuğu zarafetiyle kardeşiyle dans edişini hatırlar. O gece sabaha kadar tek başına oturan Doc, davetiyenin arkasına aşağıdaki sözleri yazar ve sehpaya bırakır, güneş kendini gösterdiğinde Save The Last Dance For Me şarkısı doğmuş olur. Doc, 3 yıl önce eşinin dans ederken aklından geçenleri belki hala bilmez ama kendi kalbinden geçenlerle böylece yüzleşmiş olur:
You can dance, every dance with the guy
Sana alıcı gözle bakan adamla
Who gives you the eye, let him hold you tight
Her dansı yapabilirsin, bırak seni sıkı tutsun
You can smile, every smile for the man
Solgun ay ışığı altında elini tutan
Who held your hand neath the pale moon light
Adama her gülümsemeyi yapabilirsin
But don't forget who's takin' you home
Ama seni eve kimin götürdüğünü
And in whose arms you're gonna be
Ve kimin kollarında olacağını unutma
So darlin' save the last dance for me
Bu yüzden sevgilim, son dansı bana sakla
Oh I know that the music's fine
Ah, müziğin güzel olduğunu biliyorum
Like sparklin' wine, go and have your fun
Köpüklü şarap gibi, git ve eğlen
Laugh and sing, but while we're apart
Gül ve şarkı söyle, ama biz ayrı iken
Don't give your heart to anyone
Kalbini birisine verme
But don't forget who's takin' you home
Ama seni eve kimin götürdüğünü
And in whose arms you're gonna be
Ve kimin kollarında olacağını unutma
So darlin' save the last dance for me
Bu yüzden sevgilim, son dansı bana sakla
Baby don't you know I love you so
Bebeğim seni çok sevdiğimi bilmiyor musun?
Can't you feel it when we touch
Dokunduğumuz zaman bunu hissedemiyor musun?
I will never, never let you go
Seni asla, asla bırakmayacağım
I love you oh so much
Ah, seni çok seviyorum
You can dance, go and carry on
Dans edebilirsin, git ve devam et
Till the night is gone
gece bitinceye kadar
And it's time to go
Ve şimdi gitme zamanı
If he asks if you're all alone
O adam seni sorarsa, yapayalnız isen
Can he take you home, you must tell him no
Seni eve götürebilir mi, ona hayır demelisin
'Cause don't forget who's taking you home
Çünkü seni eve kimin götürdüğünü
And in whose arms you're gonna be
Ve kimin kollarında olacağını unutma
Save the last dance for me
Son dansı bana sakla
Oh I know that the music's fine
Ah, müziğin güzel olduğunu biliyorum
Like sparklin' wine, go and have your fun
Köpüklü şarap gibi, git ve eğlen
Laugh and sing, but while we're apart
Gül ve şarkı söyle,ama biz ayrı iken
Don't give your heart to anyone
Kalbini birisine verme
And don't forget who's takin' you home
Ve seni eve kimin götürdüğünü
And in whose arms you're gonna be
Ve kimin kollarında olacağını unutma
So darling, save the last dance for me
Bu yüzden sevgilim son dansı bana sakla
So don't forget who's taking you home
Bu yüzden seni eve kimin götürdüğünü
Or in whose arms you're gonna be
Ya da kimin kollarında olacağını unutma
So darling, save the last dance for me
Bu yüzden sevgilim son dansı bana sakla
Oh baby won't you save the last dance for me
Ah bebeğim son dansı bana saklamayacak mısın?
Oh baby won't you promise that you'll save,
Ah bebeğim son dansı bana saklayacağına
The last dance for me
söz vermeyecek misin?
Save the last dance, the very last dance for me.
Son dansı, en son dansı bana sakla
1953'te kurulan Drifters,1960 yılında şarkının nihai kaydını yapar (Bucky Pizzarelli, Allen Hanlon-gitar, Lloyd Trotman-bas ve Gary Chester-bateri) ve bu performans Save The Last Dance For Me'yi ABD listelerinde zirveye yerleştirir. 1965 yılında ise cevap şarkısı olarak Damita Jo tarafından seslendirilen "I'll Save The Last Dance For You" piyasaya çıkar ve ardından bu şarkı da hit olur.
Yine o yıl (1965) ortağı Shuman'dan ayrıldıktan sonra kendini kumara veren ve adı bir dönem mafyalarla anılan Pomus, 10 yıl müziğe ara verir. Döndüğünde ise kaldığı yerden devam eder ve pek çok başarıya imza atar. 1991'de, Rhythm and Blues Foundation'ın (kurucu ortağı olduğu bir kuruluş) Pioneer Ödülü'nü alan ilk beyaz kişi olur. Aynı yılın 14 Mart'ında, New York'ta 64 yaşında akciğer kanserinden hayatını kaybeder.
Pomus, ölümünden bu yana Rock & Roll, Songwriting, Blues ve New York Music Hall of Fame'e seçilmiştir. Yüzlerce filmde, TV şovunda ve reklamda yer alan şarkıları iki yüz elli milyondan fazla kayıt satmış ve elli milyondan fazla yayın performansı elde etmiştir. Şarkıları, 1950'lerden bu yana her on yılda bir Billboard'un her tür yerli ve yabancı listelerinde bir numaraya ulaşmıştır.
Save The Last Dance For Me, günümüze gelene dek Tom Jones, Elvis Presley, Leonard Cohen, Tina Turner, Dalida ve Michael Bublé gibi ünlü isimler tarafından pek çok kez seslendirilmiştir. Bana sorarsanız Michael Bublé ve Leonard Cohen en güzelleri. Dalida ise tabii ki o mükemmel sesiyle Fransızca söylüyor. :)
İşte şarkının hikâyesi böyle. Peki evlilikleri mi noldu? 1966 yılında boşandılar. :) Fakat bu durum ne bu muhteşem şarkının ne de Pomus'ın hikâyesine gölge düşürmeli. Çünkü şarkının en temelinde; zor şartlarda yaşamış ve belki de olmayı hiç istemeyeceği bir durumda kalmış olan aşık bir adamın, o andan yıllar sonra, kadınını kaybetme korkusuyla çaresizce yüzleşmesini görüyoruz. Her ne kadar 'özgüven' kokan bir şarkı olsa da..
Ya Doc'ın hayat hikâyesine ne demeli.. Bana kalırsa hepimizin içinden dersler çıkarabileceği ve bir şeyler öğrenebileceği kadar etkileyici..
Böyle bir şey olmalı işte aşk sanırım. Ne büyük korkularla ve türlü zorluklarla savaşabilecek kadar güçlü olursa olsun, konu sevdiği olduğunda tüm kimliklerinden arınarak, en saf ve çocuksu haliyle onu kaybetme ihtimalinden bile korkmalı insan. :)
İyi ki geçtin bu dünyadan Doc Pomus! Umarım olduğun yerde, son danslarını sana saklamayı isteyecek kadar çok seviyorlardır seni.
Spotify: O Zaman Dans
YouTube: O Zaman Dans
Kaynak: https://www.jerryreuss.com/thedrifterssavethelastdanceforme.html; https://www.youtube.com/watch?v=VhTyAUE4fMg